EKMEK İSRAFI
İnsanoğlu hayatını sürdürebilmek için çok çeşitli ihtiyaç
maddelerini temin etmek zorundadır. Yiyecekten giyeceğe, barınmaktan ısınmaya,
taşıttan zorunlu kullanım eşyasına kadar nelere muhtaç değiliz ki...
Fakir-zengin hepimizin günde üç öğünde bıkmadan yediğimiz ekmeğin
soframıza gelene kadar ki hikayesini bir düşünelim. Eskilerin nân-ı aziz
dedikleri bu vazgeçilmez gıdamız, ekmek halinde soframıza ulaşıncaya kadar
hangi aşamalardan geçmiştir, hiç düşünüyor muyuz? Bugün 40-70 kuruş civarında
elde edebildiğimiz bu nimet, acaba sadece maddî değeri ile mi ölçülmelidir?
Tohum olarak tarlaya atıldıktan hasat edilmesi, değirmende un olması, hamur
haline getirilerek pişirilmesi ve nihayet bize ulaşmasında kim bilir kaç
kişinin alın teri vardır? Acaba çarşıdan buğday alarak kendimiz imal etmeye
çalışsak, bu fiyata bu kalitede ekmek yapabilir miyiz? Ekmeği bize ucuz
yedirmek için devletin ek katkısından haberdar mıyız? Bilerek veya bilmeyerek
çöpe attığımız ekmeklerde bütün bir millet hakkının bulunduğunu hiç düşündük
mü? Büyüklerimizin “Onda saçı bitmedik yetimin hakkı vardır” dedikleri kul
hakkının bundan daha açık, daha çarpıcı bir misali olabilir mi?
Söz ekmekten açılmış iken bu konudaki müsrif davranışımızı daha
açık belirtmek için birkaç çarpıcı örnek vermek isterim. Yurdumuzun sadece üç
büyük şehrini ilgilendiren bu misal bile bizi dehşete düşürmektedir:
İzmir’de bir günde 550 bin kilo ekmek çöpe atılarak ziyan oluyor.
İstanbul’daki çöplerin 1/6’ini ekmek israfı ile bütün Türkiye halkı bir hafta
doyabiliyor. Ankara’nın ekmek israfı hiç de İstanbul ve İzmir’den geri
kalmamaktadır.
Bizim gibi, nerede ise günlük besin ihtiyacının % 80’ine yakın
kısmını ekmekten sağlayan bir millet için bu israf üzücü olduğu kadar dehşet
vericidir de! Nüfusunun büyük çoğunluğu tarıma dayalı bir milletin israf
yüzünden zaman zaman dışarıdan buğday alması ise açıklanması güç bir olaydır.
Hazreti Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle
buyururlar: “Ekmeğe saygı gösterin. Zira Allah, ekmeği hürmete değer kılmıştır.
Kim ekmeğe saygı gösterirse Allah da ona ihsanda bulunur.”
Bildiğimiz gibi ecdadımız ekmeğe son derece hürmet
göstermişlerdir. Onlar sofrada ufalanan ekmek parçalarını atmazlar, bayatlayan
parça ekmekleri de çorba ve diğer sulu yiyeceklerle tüketirler, çöpe ekmek
dökmeyi ise, hiç mi hiç bilmezlerdi. Sevgili Peygamberimiz’in “Ekmeğe hürmet
ediniz zira ekmek göğün ve yerin bereketidir. Sofradan düşen kırıntıları alıp
yiyen kişiyi Allah mağfiret eder yolundaki buyrukları, sanki hayatlarının
vazgeçilmez bir düsturu idi.
Ekmek israfına paralel olarak açığımız da o oranda artmaktadır.
Dış ülkelerden buğday almak zorunda kalışımızın en büyük sorumlusu, önce
bizler; bizim müsrif davranışlarımızdır! İhtiyaçtan fazla ekmek alarak
tüketemeden çöpe atmamız, dışarıdan buğday almamıza sebep olmaktadır. Böylece
gereksiz yere dış ülkelere döviz ödemek zorunda kalıyoruz. Halbuki o dövizleri
çok daha hayati ihtiyacımız olan maddelerin alımında kullanabilirdik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder