Eşref Zeki Parlak ezekiparlak@haberx.com
05.07.2011 11:32
Türkiye'de yürütülen derin faaliyetteki ortaklar, derin yapılanmanın bir numarası kim, İtalya'daki P2 Masonlarının İtalya yönetimini ele geçirmesinin ardındaki plan, Derin devletin var oluş amacı ve hedefi, Müslümanlar birlik olabilecek mi, Karayılanın Fethullah Gülen hakkındaki derin çelişkileri, derin yapılanmanın varlığını sürdürebilmesinin nedeni...
Kaç gündür gündemde açık beyan derin devletin temsilcilerinin açıklamalarını dinleyip duruyoruz.
Dün
söylenemeyenlerin bugün söylendiğini görmeye başlıyoruz. Peki ama neden
önceden söyleyemediklerini şimdi açıkça söylemeye başladılar dersiniz?
Geçmişteki yazılarıma geri dönecek olursak sizler ile bir şey paylaşmıştım: “Derin
devlet asıl oyununu 12 Haziran seçimlerinden sonrasına saklıyor. Ve
asıl kaos planları da bu zaman zarfı içerisinde ortaya çıkartılacak.”
Birçok kişi zaten bu yaşanacakları tahmin ediyordu. Ama bu kadarını değil…
Yukarıdaki
sorunun cevabına dönecek olursak; şimdilerde derin devlet
temsilcilerinin birçok ifadeleri açıkça beyan edilmesinin arkasındaki
nedeni şöyle değerlendirebiliriz:
Türkiye’deki
derin devletin var oluşu ve gittikçe varlığının hissedilmeye başlaması,
derin devleti faaliyetlerini açıktan yürütmenin bir sakıncası olmadığı
kanısına vardırttı. Zira Atatürkçü yapının beyni zaten bu konuda önceden
hazırlanıp “ERGENEKON”un bir safsata olduğu beyinlere kazınmıştı.
CHP’nin
teşkilatlanmaları ve oy verenleri genel olarak kemik bir yapı olduğu
için, derin devlet CHP’nin bu zaafından yararlanıyor.
Bazı çehrelerin beynine bu düşünce yerleştirildikten sonra “Bize inanan inandı, inananlar bize zaten yeter. Bu vatanı biz kurtaracağız. Atatürk'ün askerleriyiz!”
düşüncesi ile derin yapı, var olan savaşını açıktan sürdürmeye devam
etmeye başladı. Tabii derin yapılanmanın savaşını açıktan sürdürmesinin
en büyük nedenlerinden biri de kuyruğu sıkışmış bir yapılanmanın son
çığlıklarının olmasıdır.
ERGENEKON bir Masonik yapılanmanın ürünüdür.
Tıpkı İtalya’da olduğu gibi.
Peki İtalya gibi Müslüman olmayan bir ülkede Mason teşkilatlanmasının ne işi olabilirdi?
*
“ASIL HEDEF İSLAM” DEMEMİŞ MİYDİK?
Evet sevgili dostlar,
Bu
dünya ve tüm her şey Allah-u Teala hazretlerinin olduğu gibi davalarda
onun davası olmalıydı. Zira dünyanın yaratılış amacı zaten O (C.C.)’nu
tanımaktır.
Biz
Allah-u Teala’nın yolundan gitmeye çalışırken şeytanın askerleri
durmayacaktı. Türkiye’nin geçmişsinde masonik yapılanmanın gizli
teşkilatlarının ilmihalleri toplatmaları, Kur’an-ı Kerimleri, dine ait
ne varsa toplamalarının altında başka ne olabilir ki? Neden o bu şu
değil de din ile, İslam ile alakalı şeyler?
Buradaki asıl soru şuraya çıkıyor; İtalya’daki masonik yapılanma neden İtalya’da kendi teşkilatını başa geçirmeye uğraştı?
İtalya özel mi seçilmişti?
Evet,
masonlar her yerde iyi konumda olmak isterler. Ve en üst düzey
kişilerle ilgilenirler. Ama bu teşkilatın İtalya’da bu kadar olay
olmasının ve bu yönlü bir sisteme kendisini işlemesinin bir manası olmalıydı.
Sorunun cevabına gelecek olursak size bu Hadis-i Şerif bir şey hatırlatıyor mu?
Peygamber SAS Efendimiz Hazretleri, Amr ibn-i Avf (Deylemî'nin Müsnedül-Firdevs)'ın rivayet ettiğine göre şöyle buyuruyor:
RE. 478/5 (Lâ tekmüs-sâah, hattâ yeftehallàhu alel-mü'minînel-kostantîniyyetir-rûmiyyete bit-tesbîhi vet-tekbîr.) Sadaka rasûlüllàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.
Bu hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz(S.A.S.) bir şeyi daha müjdeliyor bize, İstanbul'un fethini müjdelediği gibi:
(Lâ tekmüs-sâah) "Saat kopmaz, kalkmaz, ortaya dikilmez..."
Yani
kıyametin gelmesi böyle ifade ediliyor. Kıyametin gelmesi çok önemli
bir vakit, saat olduğu için elif lâm ile, (es-sâah) o belirli saat diye
söylendiği zaman kıyamet anlaşılıyor.
Kıyâmet, (kàme-yekmü) dikilmek demek. "Kıyamet insanın karşısına dikilmez, yâni kopmaz;
(hattâ yeftehallàhu alel-mü'minînel-kostantîniyyetir-rûmiyyeh)“Allah-u
Teàlâ Hazretleri mü'min kullarına el-Kostantîniyyetir-Rûmiyye'yi
açmadıkça, vermedikçe, fethini nasib etmedikçe kıyamet kopmaz."
Peki neyle olacak bu?
(Bit-tesbîhi
vet-tekbîr) "Sübhànallah diyerek, tesbih ederek; tekbir getirerek, Lâ
ilâhe illallah, Allahu ekber diyerek olacak." diye bildiriyor Peygamber Efendimiz (S.A.S.).
Râmuz'daki 478. sayfanın 5. hadis-i şerifinde Roma, el-Kostantîniyyetir-Rûmiyye diye geçiyor.
Roma Kostantîniyyesi, yâni Roma şehri demek. Araplar bu şehri anlatmak istedikleri zaman, el-Kostantîniyye el-Kübrâ veya er-Rûmiyye el-Kübrâ derlerdi; İstanbul için de er-Rûmiyye es-Suğrâ derlerdi. Yâni küçük Roma, büyük Roma; küçük Kostantîniyye, büyük Kostantîniyye tabirleri Arapların arasında kullanılmış.
Başka
hadis-i şeriflerde de alemlerin Efendisi (S.A.S.) efendimiz şöyle şöyle
buyuruyorlar; "Roma'nın etrafına çevrelenirler, tesbih çekerler, tekbir
getirirler ve Roma fetholur." diye bildiriliyor.
Peki
bu bize Türkiye’de yaşanan olayları ve bu olaylara vesile olan gizli
örgütün arka planında yer alan masonları hatırlatmıyor mu?
Türkiye’de
derdi bu olanın ve derdi İslam olanın tedbir amacı ile İtalya’ya
taarruz edip yönetimi ele geçirmesi söz konusu olamaz mıydı???
*
MÜSLÜMANLAR NE ZAMAN BİRLİK OLACAK?
Müslümanlarda,
Müslüman ülkelerinin sürekli birlik olabileceği konusu hakkında büyük
bir hayali ve düşüncesi var. Fakat ne zaman bu birlik oluşmaya başlasa
bir noktadan sonra tıkanıyor, süreç neredeyse kavga edecek hale geliyor.
Bu durum ve beklenti akıllara gene Hz. Resul-u Ekrem Efendimizin (S.A.S.) Hadis-i Şerifini akıllarımıza getiriyor:
“Ben
Rabbimden üç şey istedim; istediklerimden ikisini verdi, birisini ise
benden esirgedi: Rabbimden ümmetimi kıtlıkla helak etmemesini istedim;
bu isteğimi yerine getireceğine dair söz verdi. Bir de kendisinden
ümmetimi suda boğmakla helak etmemesini istedim, bu isteğimi de yerine
getireceğine dair söz verdi. Sonra ümmetimin kendi aralarında kavga edip
dövüşmelerine izin vermemesini istedim, bunu benden esirgedi.”(Müslim, Fiten, 20).
Yani
Müslümanlar arasında birlik sağlansa da bu tüm dünya çapında bir
Müslüman birliğinin olamayacağının işareti olarak algılanabilir.
Amma bu demek değildir ki hiçbir Müslüman ülke ile GERÇEK DOSTUMUZ olmayacak.
Tabii
ki tüm Müslüman bizim kardeşimiz! Ama ülke yönetimlerindeki dostluk
konusu biraz sancılı olsa da olabilir ve de olmalı. Ama temkinli olmamız
gerekiyor. Çünkü sürekli Müslüman ülkelere taarruz eden bir dünya derin
yapılanması var. Zira Osmanlımızı zamanında Araplar sırtından
bıçaklamıştı…
Tabii
burada yaşanan olayları şimdiki ve genel olarak Araplara yaymak doğru
olmayacaktır… Bu durum sadece zamanında hataya düşen bir grup gaflet
ehlinin hatasıdır…
*
KARAYILAN’IN FETHULLAH GÜLEN HAKKINDAKİ AÇIKLAMALARININ DERİN ÇELİŞKİLERİ
Terör örgütü çakma başkanı Karayılan’ın Fethullah Gülen hakkındaki açıklamaları dikkate değerdi.
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan 27 Aralık 2010 tarihinde, “Fethullah Gülen cemaatinin Kürt meselesinde olumlu rol oynayabileceğini” belirterek, Kürt hareketine yakın gençlik hareketlerinin Gülen cemaatine karşı zorlayıcı tutumlara girmemesini istemişti.
Bu
bildirinin devamında; Kürt sorununda barışı istemeyi, halklar arası
dostluk ve kardeşliği geliştirmeyi İslam’ın öngördüğünü kaydeden
Karayılan, CHP ve cemaatin çözüme dönük katkılar yapması ve
sorumluluğuna sahip çıkması gerektiğini söylemiş; Kürt sorununun sadece
solcuların, sağcıların veya siyasal İslam’ı esas alan kesimlerin sorunu
olmadığını ifade etmişti. Karayılan, sorunun bir bütün olarak
Türkiye’nin sorunu olduğunu, Gülen cemaati çevresinin de sorunun
çözümünde önemli katkıları olabileceğini savunmuştu.
Bu açıklamalar 27 Aralık 2010 tarihine ait…
Peki ne oldu da aynı teşkilatın aynı personeli Karayılan 29 Haziran 2011’de farklı bir açıklamaya imza attı?
Hatırlarsanız 29 Haziran 2011 tarihinde manşetler şöyleydi: "PKK, Fethullah Gülen ve cemaatinden rahatsız"
Haberde
Karayılan'a göre, Gülen Cemaati devletin içinde yeni bir örgütlenme
yaratıyor. O örgütlenmenin adı ise Ötügen olduğu söyleniyordu.
Hatta bunun açıklamasını da PKK’lı karayılan şöyle yapmıştı: “KCK
operasyonları bir proje olarak Gülen cemaatinin polis ve yargıdaki
uzantıları tarafından hükümete sunuldu, hükümet de bunu uyguladı. Gülen
cemaatinin devlet içindeki bu uzantılarına yeşil Ergenekon denebilir.
Ama şu sıralar bize gelen bir istihbarata göre, 'yeşil Ergenekon'
yerine, adı Ötüken olan yeni bir örgütlenme sahnede görülebilir
yakında.”
Acaba PKK’nın bu dönekliğinin temelinde yatan sebep ne idi?
Cemaati kendi zaafları için kullanamaması?
Peki kullanamadığı için mi Gülen Cemaatinin öğrenci evine saldırmışlardı?
Bu
çelişkiler ve son yaşananlara bakınca PKK’nın ve derin yapılanmanın
Gülen Cemaatinden neden bu kadar rahatsız olduğunu anlayabiliriz.
Ayrıca bu açıklamalar akıllara başka önemli bir ayrıntıyı ortaya çıkarıyor:
Karayılan’ın
bu açıklamaları akıllara CHP’nin, AKP iktidara geldiğinden beri
söylediği sözleri anımsatıyor. Hatta CHP ile Karayılanın açıklamaları ve
düşünceleri birebir örtüşüyor. Yani demem o ki şimdilerde BDP’nin
ortağı CHP’nin ve CHP’lilerin büyük bir bölümü de bu konuda hemfikir…
Daha fazla açıklamaya gerek var mı bilemiyorum?..
Türkiye’de bir teşkilat var ve bu teşkilatın arka plandaki dostlukları yavaş yavaş ifşa ediliyor. Ve kime hizmet ettikleri de…
*
TÜRKİYE’DEKİ ERGENEKONUN “BİR NUMARA”LARI…
Türkiye
üzerine bir yandan dış güçler bir yandan dış güçlerin içimizdeki
teşkilatlanması ile dış güçlerin iç temsilcilerinin baskıları git gide
artıyor.
Bazıları da halen daha Ergenekon’un bir numarasını sorgulayıp duruyor.
Boşuna
aramayın. Çünkü bir numara sürekli değişiyor. Öyle değişiyor ki;
Türkiye’de bir numara diye tayin edilen adam “bir numaralığının” bile
değiştiğini bilmeden başka bir “bir numara” tayin ediliyor. Zira öyle
olmasaydı zaten bu örgüt deşifre edilirdi.
O
yüzden biz numaraların peşinde koşmak yerine derin yapılanmanın
“revize” çalışmalarını engellememiz gerekiyor. Bir önceki yazımda
belirttiğim "revize çalışmaları var" söylemlerinden sonra Arif Doğan’ın
“yapılanma revize” ediliyor açıklamalarını görmemiz büyük bir tevafuk
olmuş.
Bazı
dostlarımız “Hani ülke kurtulacaktı? Ne oldu? Ne olacak bu halimiz?”
diye sorular soruyorlar; merak etmeyin. İnşaAllah her şey çok güzel
olacak.
Zira güneşin doğumuna en yakın olan saatler karanlığın en yoğun olduğu saatlerdir…
*
DERİN DEVLETİN GİZLİ YUVALARI: BAZI DERNEK VE VAKIFLAR
DERİN
dernek ve vakıflar konusuna tekrar giriyorum. Uzun zamandır üzerinde
durup ısrar ettiğim konulardan biri de derin devletin dernek ve
vakıflardaki ciddi çalışmalarıdır.
Bu
çalışmaların takibi açısından birçok dernek ve vakıflar titizlikle
incelenmeli. Özellikle mason locası ayinlerine polislerimiz de bir eşlik
etsinler. Teknik takip şart! Mesele ayin meselesi değil. Perde
arkasındaki isimler…
Bir
de mason localarını kapatsak ne iyi olur. Acaba kapatabilir miyiz?
Kapatsak darbe olur mu dersiniz? Acaba İsrail bu konuya ne der?
Bilemedim ki şimdi!.......
EŞREF ZEKİ PARLAK
e.zekiparlak61@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder